Türkler
Şablon:KaynaksızŞablon:Yanlış Şablon:Yönlendirme Şablon:Hakkında Şablon:Etnik grup bilgi kutusu Türkler, Anadolu Türkleri veya Türkiye Türkleri, çoğunlukla Türkiye ve Osmanlı İmparatorluğu'nun eski topraklarında yaşayan bir Türk halkı. Türkiye sınırlarının dışında yaşayan Türkler (Oğuzlar), bugünkü Türkiye ile değil Osmanlı İmparatorluğu ile bağlantılı oldukları için Osmanlı Türkleri olarak da ifade edilmektedirler.Şablon:Fact
Bazı araştırmacılara göre Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasından önceki dönemlerde elinde bulundurduğu coğrafi alanlar (başlıca Kosova, Makedonya, Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, Kıbrıs, Gürcistan, Irak, Suriye) üzerinde yaşayan ve Osmanlı yıkıldıktan sonra bu bölgelerde kalan büyük Türk azınlıklar da Türkler sınıfına girer. Bununla birlikte Avrupa'ya Türkiye'den göç ederek yerleşmiş olan Türk göçmen toplulukları (özellikle Almanya, Fransa, İngiltere, Hollanda, Avusturya, Belçika ve Danimarka'da bulunanlar) ile Kuzey Amerika ve Avustralya'daki Türk göçmenler de Türkler grubuna girmektedirler.
İçindekiler
- 1 Etimoloji
- 2 Tarihçe
- 3 Türklerin yapısı
- 4 Nüfus yapısı
- 5 Türkiye’de Etnik Yapı
- 6 Avrupa'da Yaşayan Türkler
- 7 Din
- 8 Dil
- 9 Kültür
- 10 Edebiyat
- 11 Müzik
- 12 Sanat
- 13 Mimari
- 14 Türk Geleneksel Mutfağı
- 15 Spor
- 16 Türk Diasporası
- 17 Kökenler
- 18 Kaynakça
Etimoloji
Şablon:Ana madde Türk adının bilim çevrelerince kabul edilen ilk kullanımı 1. yüzyılda Pomponius Mela ve Plinius adlı Romalı tarihçilerce kaydedilmiştir. Azak'ın doğusunda yaşayan insanlar Turcae/Tyrcae adı ile kayda geçmiştir.<ref>Sevan Nişanyan, Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü, İstanbul, 2009 ISBN : 9789752896369</ref><ref>Abdulkadir İnan, Urartu yazıtında ve Romalı Plinius'un tarihinde «Türk Adı» var mı? Belleten, TTK, Cilt. XlI, S. 45, 1948, s. 277 - 278</ref><ref>dile Ayda, Une Theorle Sur L'Orlglne Du Mot «Türk», «Türk» kelimesinin Menşei Hakkında Bir Nazariye, TTK, Belleten. Cilt. XL., No. 158, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Nisan 1976, s. 229 - 247</ref><ref>Hamit Koşay, ldil - Ural bölgesindeki Türkler'In Menşei Hakkında, V. Türk Tarih Kongresi: 12-17 Nisan 1956, TTK. Basımevi. Ankara 1960. s. 232-243</ref><ref>Laszlo Rasonyi, Dünya'da Türklük, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları. Ayyıldız Matbaası, Ankara 1974</ref><ref>Prof. Dr. Ercümend Kuran, Türk Adı ve Türklük Kavramı, Türk Kültürü Dergisi, Yıl, XV, S. 174, Nisan 1977. s. 18-20.</ref> "Türk" (veya Türük, Török, Törk) adı Türkçe belgelerde ilk defa Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarında 10px10px10px10px(Türük) veya 10px10px10px10px(Türk)<ref name="ref402">Kultegin's Memorial Complex, TÜRIK BITIG Şablon:En icon</ref><ref name="ref120">Bilge Kagan's Memorial Complex, TÜRIK BITIG Şablon:En icon</ref> veya 10px10px10px10px 10px10px10px (Kök Türük)<ref name="ref246">Muharrem Ergin-Orhun Abideleri,s-78,Boğaziçi yayınları 1978(7'nci baskı)</ref><ref name="ref687">Orhun Abideleri M.E.B. 1970</ref> şeklinde geçer.
Türk adı, ilk dönemlerde belirli bir toplumun kavmî ismi olmak yerine siyasi mensubiyeti belirleyen bir isim olarak ortaya çıkar. Bu kelimenin "türe-" eyleminden, "töre" isminden türetildiği ve türeyen, töreli, tüzüklü(kanunlu) anlamına geldiği düşünülmektedir.<ref>http://kisi.deu.edu.tr/sadik.acar/dosyalar/TS.pdf</ref> Kelime zamanla güçlü, kuvvetli ve güzel anlamlarına da gelmiştir.<ref>Genel Türk Tarihi, 1 Cilt, (Hasan Celâl Güzel, Ali Birinci), Yeni Türkiye Yayınları, 2002</ref><ref>S. Frederick Starr, Xinjiang: China's Muslim Borderland, M.E. Sharpe, 2004</ref> Türkî-i Çeşm (Güzel Göz), Türkî-i çin (güzel güneş) terkiplerinde de gördüğümüz Türk kelimesi özellikle Fars ve Arap şiirlerinde ortaya çıkar. Bir görüşe göre de Türk kelimesi hakanlar sülalesi olan Aşinaaoğulları'nın unvanıdır ve bu sülaleye mensubiyet Türklükle anılır. Türk kelimesi ilk olarak Göktürk Devleti vasıtasıyla bir devletin adı olur ve bu devlete mensubiyeti bildirir.<ref>Sadi BAYRAM, Tarihte Türk Adı Ne Zaman Ortaya Çıktı, Milli Kültür Dergisi, S.5, 1977 ,Mayıs 1977</ref>
Tarihçe
Türk tarihinin başlangıcı
Dünya üzerinde yaşayan insan topluluklarının milletleşme süreci onların avcı-toplayıcılıktan çiftçi-çobancılığa geçilmesi ile başlar.<ref>Jared Diamond Tüfek, Mikrop ve Çelik, TÜBİTAK Yayınları ISBN 975-403-271-81997</ref>. Türkleri oluşturacak insan topluluklarının MÖ 6000'lerde koyun yetiştiriciliğine başladığı düşünülmektedir.<ref name="ref708">Mirfatih Zekiyev, Türklerin ve Tatarların Kökeni, Selenge Yayınları, 2007, s. 143-178.</ref> Bu tarih atlı göçebe Türk kültürünün başlangıcı olarak kabul edilebilir. Bu değişiklikler ile ilk Türk kültürü olan Anav kültürü ortaya çıkmıştır.
Türklerin atalarının MÖ 2500 ile MÖ 1700 yılları arasındaki Afanasiyevo kültürü ile başlayan ve MÖ 1700 ile MÖ 1200 yılları arasındaki Andronovo Kültürü ile devam eden dolikosefal mongolitlerle ortak yönleri bulunmayan Brakifesal ırka dayandığını savunurlar. Bu ırkın savaşçı ve göçebe kültüre sahip olduğu, MÖ 1700 yılları sonrasında kitleler hâlinde Altay Dağları ile Tanrı Dağları arasındaki bölgeye yayıldığı bilinmektedir. Bilinen ilk Türk topluluğu İskitler dir.<ref name="ref708" /><ref>Tarhan, M. Taner, “Ön Asya Dünyası'nda İlk Türkler Kimmerler ve İskitler”, Türkler Ansiklopedisi, C. I, Ankara 2002, s. 597.</ref><ref>Kazi Laypanov/ İsmail Miziyev, Türk Halklarının Kökeni, Selenge Yayınları, 2008 s. 77-101.</ref><ref>Ali Güler, Türklük Bilgisi, Tamga Yayıncılık, Ankara 2001, s. 34.</ref><ref>Ekrem Memiş, İskitler’ in Tarihi, Selçuk Üniversitesi Yayınları, Konya 1987, s. 79-80.</ref>
Süvari tekniğini bulan, yani modern anlamda at binen ilk kavim Türklerdir.<ref>KOCA, Salim, Türk Kültürünün Temelleri II, Başkent Matbaacılık, Ankara, 2003, s. 129-133.</ref><ref name="tez">Balaban, Ayhan. İskit, Hun ve Göktürklerde Sosyal ve Ekonomik Hayat. T.C. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Eski Çağ Tarihi Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi. 2006. URL:http://fef.kafkas.edu.tr/sosyb/tde/halk_bilimi/makaleler/kultur_med/kultur_med%20(20).pdf. Erişim tarihi: 11.12.2011. (Archived by WebCite® at http://www.webcitation.org/63rPeTJL1)</ref> Çinliler de ata binmeyi MÖ 3. yy.da Hunlardan öğrenmişlerdir.<ref>ÇETİNDAĞ, Yusuf, Türk Kültüründe Hayvan ve Bitki Motifinin Seyri, Türkler Ansiklopedisi, Yeni Türkiye Yay., 4. C, Ankara, 2002, s. 171.</ref>
Orta Asya dönemi
Göktürk Kağanlığı, Gök Türkler veya Kök Türkler<ref name="Tuna">Osman Nedim Tuna, "Ekin Ara İdi Oksuz Kök Türk Anca Olurur Ermiş (KT; D; 2-3) İbaresi Üzerine", Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Belleten 1993, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 1995 s. 77-81.</ref> , Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarında 10px10px10px10px(Türük) veya 10px10px10px10px(Türk)<ref name="ref402" /><ref name="ref120" /> veya 10px10px10px10px 10px10px10px (Kök Türük<ref name="ref246" /><ref name="ref687" /> veya bazı yabacı kaynaklarda Türk) şeklinde geçer (Çince: 突厥 Pinyin: Tūjué; Wade-Giles: T'u-chüeh, Guangyun: dʰuət-kĭwɐt), 552-744 yılları arasında Orta Asya ve Çin'de hükümdarlık sürdüren kağanlık.
Türk adı bugün kullandığımız şekli ile ilk kez Göktürkler dönemine ait Orhun Yazıtları'nda geçmektedir. "Türk" adıyla kurulmuş ilk ve Türk adını resmî devlet ismi şekliyle kullanan ilk Türk devletidir.<ref>Ahmet Taşağıl, Göktürkler, C. 1, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Basımevi, 1995</ref><ref>Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu, Türk Millî Kültürü, Ötüken Neşriyat, İstanbul 1977, s. 27.</ref> Devletin kurucusu ilk önderi Bumin Kağan'dır. Bumin Kağan'ın kardeşi İstemi Kağan ülkenin batı kanadını yönetirdi. Göktürkler komşuları olan Çin, Sasani (İran) ve Bizans İmparatorluğu ile askeri, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurdular
Oğuzlar, Oğuz Kağan Destanı'na göre 24 boydan ve Kaşgarlı Mahmud'un Divânu Lügati't-Türk eserine göre 22 boydan oluşan en kalabalık Türk boyu. Günümüzde Türk nüfusunun çoğunluğu Oğuz boyundandır. Osmanlı İmparatorluğu'nu kuran Türk boyu Oğuzlardır.
Oğuz Kağan Destanı'na göre Oğuz boyları; 24 Oğuz boyunu önce iki kolda (Bozoklar ve Üçoklar) daha sonra Oğuz Han'ın 6 oğluna ve son olarak da onların 4 oğluna ayırmaktadır. Listelerin kaynakları, Kaşgarlı Mahmud ve 14. yüzyılda yaşayan Reşideddin'e dayanmaktadır. Reşidüddin 24, Kaşgarlı Mahmud ise 22 boy saymaktadır.
Balkanlar dönemi
Hunlar
Türk boylarının Avrupa kıtasında, Balkanlardaki tarihleri MS 3. yüzyıla kadar kanıtlanmıştır. Hunlar, Gotlardan, Alanlardan ve Germen Taifallardan oluşturdukları yardımcı kuvvetlerle takviyeli olarak ilk defa 378 baharında Tuna'yı geçmişlerdir. Romalılardan karşılık görmeksizin Trakya'ya kadar ilerlemişlerdir. Roma imparatoru I. Theodosius'un ölüm yılı olan 395’te Hunlar yeniden Balkanlar’da hareketlenmişlerdir.<ref>Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu, Türk Millî Kültürü, Ötüken Neşriyat, İstanbul 2003, s. 72-73, ISBN 975-437-236-5</ref> Hunlar, MS 380 yılından itibaren Balkanlar’a egemenlik kurmuşlardır. Bölgenin büyük bir kısmında hâkim olan Hunlar, Slavlardan daha önemlidir.<ref name=EskiTarih>İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı, Cilt 5, s. 28</ref>
Balkanlar’da yerleşen Hun idari yapılanması, idarede ve devlet içindeki Türk kavimlerinin yanında, birçok Ural kavmi, Germen kavimleri (Gotlar, Gepidler vb.), Slavlar, Sarmatlar gibi birçok kavmin beraber yaşadığı bir yapı olmuştur.
MS 453 yılında Attila'nın ölümü ile beraber Balkanlar’da Hun gücü zayıflamış ve sonrasında da Hunların idaresi ortadan kalkmıştır.
Tuna Bulgarları
VII. yüzyılda Türk asıllı Bulgar kabileleri, hükümdarları Asparuh'un kumandasında Tuna'yı geçerek Batı Karadeniz ile Tuna nehri arasındaki bölgeye yerleşen Slavları hâkimiyetleri altına almışlardır.<ref name=EskiTarih>İslam Ansiklopedisi (Türkiye Diyanet Vakfı), Cilt 5, s. 28.</ref>
Balkanlar’ın doğusuna yerleşen Bulgar boyları, devletleri içinde yaşayan büyük Slav nüfusuyla beraber yaşarken, bir süre sonra bu Slav boylarını kültürlerine doğru yönelip Slavlaşmışlardır.<ref name=EskiTarih/>
Doğudan, Asya içinden, Kuzey Karadeniz step bölgesi yoluyla birbiri ardından gelen atlı göçebe Türk kavimleri, ya burada Dac, Trak ve Slav aslından yerli halkla karışmış, ortadan kaybolmuş (11. yüzyılda Oğuz aslından Peçenekler ve Uzlar gibi), yahut askerî egemen sınıf olarak Kuzeydoğu Balkanlar’da güçlü devletler kurmuşlardır. Bu sonuncular arasında, bir Türk boyu olan Kutrigurların 7. yüzyılda kurmuş oldukları Bulgar Hanlığı özellikle anımsanmalıdır. Bulgarların Dobruca'da bıraktıkları kitabelerde, hükümdar, “Han” unvanı ile anılır ve On İki Hayvanlı Türk Takvimi kullanılır. Bulgar Hanları 9-11. yüzyıllarda (1018'e kadar) Balkanlar'da Bizans İmparatorluğu'nun yerini almıştır. 13. ve 14. yüzyıllarda, yine Bulgaristan'da. Kıpçak/Kuman aslından Slavlaşmış Terteri ve Şişman Hanedanları hâkim oldu.<ref name="Inalcik">Halil İnalcık, “Türkler ve Balkanlar”, BAL-TAM Türklük Bilgisi 3, Balkan Türkoloji Araştırmaları Merkezi, Prizren 2005, s. 20-21.</ref>
Peçenek ve Kuman Türk Boyları
Bulgarların Balkanlara gelişinden daha sonra 11. ve 12. yüzyıllarda Peçenek, Kuman (Kıpçak) ve Uz Türkleri, Balkanlara göç etmişler ve bunların bir kısmı 15. yüzyıla kadar toplu olarak varlıklarını korumuşlardır. O dönemde Kumanlarla ticaret yapan Avrupalılar için 2500 kadar kelimeyi içine alan bir Kumanca sözlüğün (Codex Cumanicus) hazırlanmış olduğu bilinmektedir.<ref>İslam Ansiklopedisi (Türkiye Diyanet Vakfı), Cilt 5, s. 28-29.</ref>
9. yüzyılın ilk yarısında, Hazar-Oğuz ittifakı baskısına dayanamayarak, kalabalık kütleler hâlinde İdil’i geçip yurtlarından çıkardıkları Macarların yerine, Don-Kuban havalisine gelmişlerdi (860-880 sıraları). Bu, büyük göçün ilk hareketi olmuştur. Macarları önlerinden süren Peçeneklerin gerisinde Oğuzlar, onların da gerisinde Kumanlar, Karadeniz'in kuzeyinden batıya yönelmişlerdir. İmparator K. Porphyrogennetos tarafından yazılan De Administrando Imperio’da (948-952’lerde) kaydedildiğine göre, Peçenekler 8 boy hâlinde idiler.<ref name="Kuman">Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu, Türk Millî Kültürü, Ötüken Neşriyat, İstanbul 2003, s. 179-180., ISBN 975-437-236-5</ref> 10. yüzyıl ortalarında, Karadeniz’e dökülen nehirlerin kıyılarında olmak üzere, şöyle sıralanmışlardı: Çoban (Don), Tolmaç (Don’un denize döküldüğü bölgede), Külbey (Donets), Çor (Özi Nehri doğusu), Karabay (Özi-Bug arası), Ertim (Dinyester), Yula (Prut), Kapan (aşağı Tuna). İlk üçü Uzlar, Hazarlar, Alanlar ve Kırım bölgesi ile temas hâlinde; Yula boyu Macaristan, Kapan da Tuna Bulgarları ile sınırdaş bulunuyordu.<ref name=Kuman/><ref>Gyula Györffy, Sur la question de l’établissement des Pétchenégues en Europe, s. 283-292</ref>
Osmanlı Türkleri Balkanlara girmeden önce, 12-14. yüzyıllarda Kıpçak/Kumanların bölgede üstün tarihî rolü yeterince vurgulanmamıştır. Özellikle, Dobruca'dan Akkerman'a kadar step bölgesinde yerleşmiş ve Hristiyan dinine geçmiş olan Kıpçak/Kumanlar çeşitli hanedanlar kurmuşlardır. Bunlardan bir grup, 14. yüzyıl ikinci yarısında Dobruca-Varna bölgesinde bir beylik kurmuştur (Merkezi Kalliakra); Dobrotiç ve bir Kuman adı taşıyan kardeşi Çolpan'ın Dobruca Beyliği, 1388'de I. Murad'ı metbü tanımış, 1393'te I. Bayezid bu beyliği Osmanlı ülkesine katmıştır. Özetle, Deliorman ve Varna'dan Tuna'ya kadar giden bölge daha Osmanlılardan önce gerçek bir Türk yerleşim alanı olmuştur.<ref name="Inalcik"/>
Anadolu'dan Türklerin geçişi
Balkanlar’ın güneyinden, Anadolu'dan Türklerin Balkanlara gelip yerleşmesi, 1260'lara kadar iner. Kuzey Karadeniz bölgesinden gelen Türk orakları, zamanla Hristiyanlığı kabul edip yerli Slavlarla karıştıkları hâlde, Anadolu'dan gelen Müslüman Türkler, kendi din ve kültürlerini saklamayı başarmışlardır. İlk yerleşme, 1261'de Moğollardan kaçıp Bizans'a sığınan Selçuk Sultanı İzzeddin Keykavus'la gerçekleşmiştir. Moğol idaresinden kaçan otuz-kırk Türkmen obası, kutsal kişi Sarı Saltuk Baba ile İzzeddin Keykavus'un yanına gelmiş ve Bizans imparatoru tarafından Kuzey Dobruca’ya yerleştirilmiştir (1263). Başlangıçta, Müslüman Altın Ordu emiri güçlü Nogay'ın himayesi altına giren bu Anadolu Türkmen grubu, burada Baba-Saltuk kasabası ile başka kasabalar kurmuşlardır. 1332'de buradan geçen İbn Battuta, Baba kasabasını "Türklerin oturduğu bir şehir" olarak anar.<ref name="Inalcik"/>
Anadolu'da ilk dönem
10. yüzyılda Orta Asya'dan, çoklukla İran üzerinden Anadolu topraklarına yerleşen Oğuz-Türkmen başta olmak üzere pek çok boy Türk adı altında toplanmıştır. Türk adı Orta Asya'da Türk ırkına mensup ve Türkçe konuşan toplulukların Göktürkler döneminden beri ortak adıdır. Anadolu'da gittikçe azalan yerli nüfus yerini Türklere bırakmaya başlamış ve 10. yüzyılda kurulan Türkmen beylikleri sayesinde tüm Anadolu'da Türkçe konuşan topluluklar egemen toplum olmuştur.
Anadolu'ya ilk olarak Hun, Sabir, Hazar gibi Türk kavimleri akın yapmış olsa da bu akınlar genelde askerî amaçlı olmuştur. Ancak 9. ve 10. yüzyılda Karadeniz'in kuzeyinden Balkanlar'a gelen Kıpçak, Peçenek, Uz adlı Türk kavimleri Anadolu'ya Bizans eliyle geçirilmiş ve yerleştirilmiştir. Asıl Anadolu'nun Türk yurdu hâline dönüşmesi, doğudan gelen Oğuz-Türkmen göçleriyle olmuştur.
Büyük Selçuklu Dönemi
Göçmen Türklerde bozkırdaki ırmakları geçiş büyük önem arz ediyordu. Oğuzname'de salı keşfeden kişi boyun önemli bir atası sayılmaktadır. Hanedanın atası olan Selçuk Bey tarafından temeli atılan bu devlet Bağdat'ı kendine başkent yaparak Abbasi halifesinin koruyucusu konumuna erişti. 1092 yılında Selçuklu hükümdarı Melikşah'ın ölümünden sonra bölünmeye uğradı. Selçuklular tarafından kurulan diğer devletler Kirman Selçuklu Devleti, Irak Selçuklu Devleti, Suriye Selçuklu Devleti ve Anadolu Selçuklu Devleti'dir. 1040-1157 yılları arasında hüküm süren Büyük Selçuklular, en güçlü oldukları dönemde Harezm, Horasan, İran, Irak, Suriye, Arap Yarımadası ve Doğu Anadolu'ya egemen olmuş bir Türk devletidir. Kapladıkları alan doğuda Balkaş ve Issık Gölleri, Tarım Havzası; batıda Ege ve Akdeniz sahilleri, kuzeyde Aral Gölü, Hazar Denizi, Kafkasya, Karadeniz; güneyde Arabistan dahil Umman Denizi'ne kadar ulaşıyordu (10.000.000 km2).
Haçlı savaşları ve Moğol istilası, Anadolu'da Oğuz-Türkmen yerleşmelerini yoğunlaştırmıştır. Selçuklu döneminde Çağrı bey döneminde yapılan ilk keşif ve akınlarda yurt arayan binlerce Türkmen aşireti Doğu Anadolu'ya girip Batı Anadolu'ya doğru yerleşmeye başlamıştır.
1071 Malazgirt Savaşı ve 1099 Bizans’ın Türk bölgelerine baskınlarında Bizans emrinde olan binlerce Türk unsuru zamanla Anadolu Selçuklu saflarına geçmiştir. Anadolu Selçuklu döneminde Orta Asya ve Azerbaycan üzerinden Anadolu'ya gelen Türkmen aşiretleri Batı Anadolu'ya yerleşmeye başlamıştır.
Beylikler döneminde doğudan gelen çok sayıda Türkmen aşireti, Anadolu'da Türk nüfusunun devam etmesine neden olmuştur. Germiyanoğulları, Osmanoğulları Karesioğulları ve Hamitoğulları gibi batıdaki Türkmen beylikleri, Türkmen göçlerinden beslenmişlerdir.
1200'lü yılların başında Orta Asya'da yaşayan Harzemşah Türkmenleri Moğol baskınından kaçarak Anadolu beyliklerine sığınmıştır. Orta Asya'da Hotan, Semerkant, Kaşgar, Cent gibi şehirlerde yerleşik olarak yaşayan Türk boylarının pek çoğu Moğol istilasından kaçarak Anadolu'ya yerleşmişlerdir.
1243 yılında Anadolu'nun Moğol istilasına uğramasıyla ve Azerbaycan'da kurulan İlhanlılar devleti aracılığıyla pek çok Türk ve Moğol unsuru Anadolu'ya yerleşmiştir.
İlk Anadolu Beylikleri Dönemi
Alp Arslan'ın 1071 Malazgirt Zaferi'nden sonra İran üzerinden gelen Türk boyları Anadolu'ya yerleşmeye başlamışlardır. Selçuklu devlet teşkilatının ikta sistemine göre bir Türk komutanı hakim olduğu toprağı yönetme hakkına sahip bulunmaktaydı. Buna göre Mardin civarını fetheden Artuk Bey 1102 yılında burada Artuklu Beyliği'ni kurdu. Sivas, Tokat, Malatya civarlarında hakim olan Danişment Gazi 1080 yılında Sivas merkezli olarak Danişmentliler devletini kurdu. Erzincan ve çevresinde Mengücekliler, Erzurum ve çevresinde Saltuklular, İzmir dolaylarında da Çaka Beyliği hüküm sürdü.
Bu beyliklerden Çaka Beyliği denizcilik faaliyetlerinde bulunmuş ve böylece Türk tarihinde ilk kez bir beylik denizcilikle meşgul olmuştur. Çaka Bey'in kurduğu donanma Türk tarihine ait ilk deniz kuvvetleridir.
Anadolu'da kurulan ilk Türk beylikleri zamanla Anadolu Selçuklu Devleti ile mücadelede zayıf düşecek ve bu devletin hakimiyeti altına gireceklerdir. Ancak bu beylikler Bizans Devleti'ne ve özellikle doğudaki Ermeni ve Gürcü nüfusuna karşı Anadolu'nun Türkleşmesinde etkili olacaklardır.
Anadolu Selçuklu Devleti
Anadolu Selçuklu Devleti, Selçukluların Anadolu'da kurduğu devlettir.
Türklerin Anadolu’ya yerleşmesi 1071’deki Malazgirt Savaşı'ndan sonra hızlandı. Özellikle Malazgirt Savaşı'ndan itibaren Müslüman Türkler Anadolu'ya akın etmiştir; ancak İslamiyet'ten önce de Anadolu ve Balkanlarda Türkler vardır.<ref>Cin, T.. Yunanistan'ın "Pontus Soykırım" İddiaları ve Türkiye. Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt: 8, Sayı: 2, s.27-89, 2006. URL:http://web.deu.edu.tr/hukuk/dergiler/DergiMiz8-2/pdf/tcin.pdf. Erişim tarihi: 8.12.2011. (Arşiv: WebCite® http://www.webcitation.org/63lQ0ljbi)</ref> Selçuklu komutanı Kutalmışoğlu Süleyman Şah Anadolu’daki fetihleri batıya yayarak 1075'te İznik’i Bizans’tan aldı ve burayı başkent yaparak bağımsızlığını ilan etti.<ref name="final">Şablon:Dergi kaynağı</ref> Böylece kurulan Anadolu Selçuklu Devleti, İlhanlıların son Anadolu Selçuklu sultanını tahttan indirdikleri 1308'e kadar varlığını sürdürdü.
Anadolu Türk beylikleri
Anadolu Beylikleri, Türklerin 1071’deki Malazgirt Savaşı’ndan sonra Anadolu’da kurdukları devletlerdir. Savaşın hemen ardından, özellikle Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu'da kurulan devletlere Birinci Dönem Anadolu Türk Beylikleri, aynı dönemde; önce Anadolu'nun batı ucunda İznik'i başkent edinen, sonradan da Haçlı Seferleri nedeniyle başkentini Konya'ya taşıyarak Orta Anadolu merkezli olarak devam eden Anadolu Selçuklu Devleti’nin zayıflaması ve yıkılmasından sonra kurulan devletler ise İkinci Dönem Anadolu Türk Beylikleri olarak ifade edilebilir.
Anadolu Selçukluları, Anadolu'daki Türkmen beylerini aşiretleriyle birlikte Bizans ve Kilikya sınırlarına yerleştirmişlerdi. Böylece Anadolu Selçukluları hem devletin sınırlarını güvence altına alıyor, hem de Türkmen beylerini denetim altında tutuyorlardı. Ama 1243'teki Kösedağ Savaşı'nda Moğollara yenilen Anadolu Selçuklu Devleti’nin Türkmenler üzerindeki denetimi zayıfladı. Bu savaşın ardından, Moğolların bir kolu olan İlhanlılar Anadolu’da denetimi ele geçirdiler. Bu süreçte uç beylikleri, önce İlhanlılara bağlı, sonra bağımsız devletlere dönüştüler. Bu beyliklerden biri olan Osmanlı Beyliği, zamanla bütün öbür beyliklerin topraklarını ele geçirdi ve bir imparatorluğa dönüştü.
Osmanlı Dönemi
Osmanlı İmparatorluğu veya Osmanlı Devleti’nin<ref name="Osmanlı Devleti-1">Şablon:Kitap kaynağı</ref> kurucusu ve Osmanlı Hanedanı’nın atası olan Osman Gazi, Oğuzların Bozok kolunun Kayı boyundandır.<ref name="OsmanlıDevleti-6">Şablon:Web kaynağı</ref> Devlet, Bilecik’e yakın Söğüt’te kurulmuştur. Osmanlı Devleti'nin bağımsız bir devlet olarak tarih sahnesine çıkması 1299 yılında olmuştur. Buna karşın Prof. Dr. Halil İnalcık, Osmanlı Devleti'nin 1299'da Söğüt'te değil 1302'de Yalova'da Bizans'a karşı yaptığı Bafeus Savaşı sonrasında devlet niteliğini kazandığını iddia etmiştir.<ref>Prof. İnalcık: Osmanlı 1302'de kuruldu</ref> Osmanlı İmparatorluğu'nun Yalova'da kurulduğu iddiasına Yalova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Niyazi Eruslu da destek vermiştir.<ref> Bilim.org - ""Osmanlı İmparatorluğu Söğüt'te değil Yalova'da kurulmuştur". 23 Mayıs 2009 tarihinde erişilmiştir.</ref> Bu devlet, İstanbul ile sınırlı bir şehir devletine dönüşmüş olan Doğu Roma İmparatorluğu'nu yıkmış, bazı tarihçilere göre bu Yeni Çağ'ı başlatan olay olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu gücünün doruğunda olduğu 16. ve 17. yüzyıllarda üç kıtaya yayılmış ve Güneydoğu Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'nın büyük bölümünü egemenliği altında tutmuştur. Ülkenin sınırları batıda Cebelitarık Boğazı (ve 1553'te Fas kıyıları'na, doğuda Hazar Denizi ve Basra Körfezi'ne, kuzeyde Avusturya, Macaristan ve Ukrayna'nın bir bölümüne ve güneyde Sudan, Eritre, Somali ve Yemen'e uzanmaktaydı.<ref>Osmanlı İmparatorluğu'nun En Geniş Sınırlarını Gösteren Harita</ref> Osmanlı İmparatorluğu 29 eyaletten ve vergiye bağlanmış Boğdan, Erdel ve Eflak prensliklerinden oluşmaktaydı. Devlet zaman zaman denizaşırı topraklarda da söz sahibi olmuştur. Atlantik Okyanusu'ndaki kısa süreli toprak kazanımları Lanzarote<ref name="Osmanlı Lanzarote'si">Directholidays - Lanzarote</ref> (1585), Madeira (1617), Vestmannaeyjar<ref name="Osmanlı Vestmannaeyjar'si">Şablon:Web kaynağı</ref> (1627) ve Lundy<ref name="Osmanlı Lundy'si">Tripatlas - Lundy</ref> (1655) bu duruma örnek olarak gösterilebilir.
Devlet altı yüzyıl boyunca Doğu dünyası ile Batı dünyası arasında bir köprü işlevi görmüştür. Hâkimiyeti altında bulunan topraklarda yaşayan halklar zaman zaman, toplu ya da yerel ayaklanmalar ile Osmanlı iktidarına karşı çıkmışlardır. Genel olarak din, dil ve ırk ayrımından uzak durduğu için yüzyıllarca birçok devleti ve milleti hâkimiyeti altında tutmayı başarmıştır.<ref>Osmanlı'da Hoşgörü</ref> Osmanlı İmparatorluğu, eski Türk örf ve adetlerinin ve İslam kültürünün yükümlülüklerinin doğrultusunda bir yönetim şekli belirlemiştir.<ref>Osmanlı Yönetim Anlayışı</ref>
Osmanlı devletinin kurulmasıyla Orta Asya'dan gelen göçler kesilmemiştir. Akkoyunlu, Karakoyunlu Türkmenleri devletlerinin yıkılmasıyla Türkmen boyları Anadolu'ya yayılmışlardır. Orta Asya ve diğer bölgelerden göç Azeri Safevi Devleti’nin kurulmasına kadar sürmüştür. 1517 Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferinden sonra binlerce çadırlık Suriye, Irak, Dulkadirli Türkmenleri'nin bir kısmı Batı Anadolu'ya gönderilmiştir.Şablon:Fact
Şablon:Osmanli Tarihi Zaman Cizelgesi
Osmanlı döneminde Anadolu'da yaşayan Türkmen boylarının bir kısmı Balkanlar'a geçirilerek oralara iskân ettirilmiştir ve bunlar Balkanlar’daki bugünkü Türk grupları oluşturmuşlardır.
1856 ve 1877 Rus-Osmanlı savaşı sonucuyla Anadolu'daki Türk ve Müslüman sayısı gittikçe artmaya; Rum ve Ermeni sayısı azalmaya başladı.Şablon:Fact Osmanlı kayıtlarına göre, bu dönemde Balkanlardan Anadolu’ya geri göç eden Türk nüfusu 3 milyon kadardır (Muhacir).Şablon:Fact Bu nüfusa Boşnak ve Arnavut kökenliler dâhil değildir.Şablon:Fact
1856-1877 Osmanlı-Rus savaşları ve 1 dünya savaşı sonucuyla Kafkasya bölgesinden Türk kökenli halklardan Nogaylar, Azeriler, Terekemeler, Ahıska Türkleri, Balkar, Karaçay gibi Türk topluluklarının göçü yaşanmıştır.
1792, 1860-63, 1874-75, 1891-1902 yıllarında Karadeniz'in kuzeyinde Rusların baskısı artması sonucu 2 milyona yakın Türk dili konuşan Kırım Tatarı ve Kazan Tatarları Anadolu'ya yerleşmiştir.Şablon:Fact
1914 resmî istatistiğine göre (Kars, Ardahan ve Artvin hariç; Arap ve Kürtler dahil) çoğunluğu Türk olan 13.4 milyon Müslüman vardır.<ref>1914 Resmî Nüfus İstatistiği Memalik-i Osmaniye'nin 1330 [1914] Senesi Nüfus İstatistiki, Dahiliye Nezareti Sicil İdare-i Umumiyesi, Hilal Matbaası, 1336 [1920].</ref>
Göç
Türklerin Bulgaristan'dan Göçü (1878-1994)
|
Türklerin Yunanistan'dan Göçü
Yunanistan bölgesinden Türk göçleri birkaç şekilde gelişmiş, bu göçler sonucunda bölgede bir zamanlar hatırı sayılır nüfus oranına sahip Türkler, günümüzde sadece Batı Trakya’da kalmıştır.
Batı Trakya’nın 1923 yılındaki nüfusu 191.699’dur. Batı Trakya nüfusunun 129.120’si Türk (%67), 33.910’u Yunan (%18), 28.669’u Bulgar, geri kalan nüfusunu ise Ermeni ve Yahudi topluluğu oluşturmaktaydı.<ref>Şablon:Harvnb</ref>
1923 Yılında Batı Trakya Nüfusu<ref>Şablon:Harvnb.</ref> | |||||||
Şehirler | Türk | Yunan | Bulgar | Yahudi | Ermeni | ||
---|---|---|---|---|---|---|---|
Gümülcine | 59.967 | 8.834 | 9.997 | 1.007 | 360 | ||
Dedeağaç | 11.744 | 4.800 | 10.227 | 253 | 449 | ||
Sofulu | 14.736 | 11.542 | 5.490 | - | - | ||
İskeçe | 42.671 | 8.728 | 522 | 220 | 114 | ||
Toplam | 129.120 | 33.910 | 26.266 | 1.480 | 923 |
Osmanlı Devleti’nin yıkılma süreciyle birlikte yaşanan büyük savaşlarla gelen Türk ve Müslüman göçler Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte devam etmiş Türk-Yunan nüfus mübadelesi, Bulgaristan’dan Türklerin sürgün hareketleri, Kıbrıs’ta yaşanan olaylar ve sonucunda yaşanan savaş sonucuyla Kıbrıs'ta oluşan Türk göçü ve Balkanlar, Kafkasya, Orta Asya ve Orta Doğu bölgelerinden savaşlar ve ekonomik sebeplerle Türk toplumlarının önemli göç hareketleri olmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti Dönemi
Türkiye, resmî adıyla Türkiye Cumhuriyeti, başkenti Ankara olan ve Eski Dünya karaları denilen Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının birbirine en çok yaklaştığı noktada bulunan ülkedir. Ülke topraklarının bir bölümü Anadolu Yarımadası'nda, bir bölümü ise Balkan Yarımadası'nın uzantısı olan Trakya'da bulunur.
Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı sonunda yenilmesinden sonra, Osmanlı İmparatorluğu'nun yerine kurulan ardıl devletler içinde tek bağımsız devlet olarak<ref>Şablon:Web kaynağı</ref><ref>Lozan Antlaşması tam metni Türk Tarih Kurumu</ref> devletin Türk nüfus çoğunluğuna sahip toprakları üzerinde Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki halkın büyük mücadelesi ile kurulmuştur. Arnold Joseph Toynbee gibi bazı tarihçiler ise Türkiye'nin (başlıca ardıl olmak bir yana) tek ardıl devlet sayılması gerektiğini savunurlar.<ref name="Osmanlı Devleti-3">Şablon:Kitap kaynağı</ref> 29 Ekim 1923 tarihinde cumhuriyeti ilan eden Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucu iradesinin sahibidir.
Türklerin yapısı
1939 tarihinde yayımlanan Yurt Bilgisi ders kitabından; "Türk ırkı Brakisefal’dir. Dünya üzerinde büyük bir tarih ve medeniyet yaratmış ve yaşatmış olan Türk ırkı benliğini en ziyade korumuş bir millettir. Türkler, tarihten önceki ve sonraki zamanlarda, yayıldıkları, göçtükleri geniş ülkelerde rast geldikleri ve yurtlarına komşu oldukları ırklarla karışmak mecburiyetinde kalmışlardır. Fakat bu karışmalar Türk ırkının kendine mahsus benliğini, vasfını kaybettirmemiştir. Ancak uzun zamanlar çokluk olan ırkların arasına karıştıkları vakit -bazı yerlerde- o ırkların içinde adlarını sanlarını ve dillerini unutmuşlardır. Türk Milleti bu suretle karıştığı ırkları yükseltmiş ve ilerletmiştir. Büyük Türk ırkı, kendine mahsus ad ve sanile ve ortaklaşa (müşterek) dili, kültürü, tarihi, anı (hatıra) larıyla, bugünkü millet tarifine uygun büyük bir varlıktır."Şablon:Kaynak belirt
Eski Türkler içerisinde en kalabalık boy olan Oğuzların, büyük ölçüde bugünkü Azerbaycan ve Anadolu Türklerine benzediğine inanılmaktadır. Genellikle beyaz-buğday tenli, brakisefal (yuvarlak başlı), elmacık kemikleri gelişkin ama Mongoloid (Sarı) ırktaki gibi de çıkık değil. Göz kapaklarında ise çekikliğe rastlanmaz ve Mongoloid tipte bir çekiklik yoktur.Şablon:Kaynak belirt
"Uzun boylu, uzun beyaz simalı, düz veya kemerli ince burunlu, muntazam dudaklı ve göz kapakları çekik değil, badem gözlü bir ırk”.<ref>Dr. Reşit Galip, “Türk Irk ve Medeniyet Tarihine Umumi Bir Bakış”, I. Türk Tarih Kongresi, Konferanslar ve Müzakere Zabıtları, Ankara 1933</ref>
Ziya Gökalp,Türkçülüğün Esasları adlı eserinde şu bilgileri vermiştir: Bu milletin yakın zamana kadar kendisine mahsus bir adı yoktu. Tanzimatçılar ona: 'Sen yalnız Osmanlısın. Sakın başka milletlere bakarak sen de millî bir ad isteme! Millî bir ad istediğin dakikada Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasına sebep olursun' demişlerdi. Zavallı Türk, vatanımı kaybederim korkusu ile, 'Vallahi Türk değilim. Osmanlılıktan başka hiçbir içtimai zümreye mensup değilim' demeye mecbur edilmişti.(s.34)Şablon:Kaynak belirt
Amerikalı Türkolog, Carter V. Findley, Dünya Tarihinde Türkler adlı eserinde, bugünkü Anadolu Türklerini; Orta Asya steplerinde başlayan ve Ankara'da son bulan bir otobüs yolculuğuna benzetir. Otobüs, Ankara'ya gelene kadar pek çok ara durakta durmuş ve bu ara duraklarda yolcuların kimileri inmiş ya da bazı yeni yolcular binmiş. Bu duraklarda Türkler pek çok kültürel etkileşime girmişler, yeni dinler tanımışlar fakat en önemli mirasları olan Türkçeyi korumayı başarabilmişlerdir. Türkçe, Anadolu Türklerinin ve Milleti'nin anlamlandırılmasında temel etkenlerin başında gelmektedir. İkincisi otobüs pek çok durakta durmuş olsa da Orta Asya'da kurulan medeniyetin getirdiği sağlam kültürel birikim ve miras, kimliklerini korumak için dayanak olmuştur.Şablon:Kaynak belirt
Nüfus yapısı
“Türk” tabiri bugün temelde iki düzeyi belirtir. İlk kısımda veya dar anlamıyla eski Osmanlı İmparatorluğu topraklarında ve yeni göçlerle çeşitli kıtalarda yaşayan Türkler (Türkiye Türkleri, Osmanlı Türkleri) belirtilir. İkinci kısımda veya geniş anlamıyla ise dünyadaki bütün Türk gruplarını belirtir. Bu ikinci kısım asli olarak Doğu Avrupa, Balkanlar, Türkiye, Orta Doğu, Kafkaslar, İran, Orta Asya, Sibirya, Doğu Türkistan, Moğolistan bölgesinde yaşar.
Burada, “Türkler” tabiri dar anlamıyla ele alınmıştır.
Asli unsur
Osmanlı İmparatorluğu’nun eski topraklarında yaşayan ve Oğuz Türkleri merkezinde ortaklaşan Türk grubu bugün Balkanlar, Ege Adaları, Türkiye, Kıbrıs Adası ve Orta Doğu'da yerleşik bir halk ve asli unsur olarak yaşarlar.
Yeni Göçler
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra, 20. yüzyılda çeşitli sebeplerle başta Avrupa (Batı Avrupa) olmak üzere, Amerika, Avustralya ve Asya kıtalarındaki çeşitli ülkelere göç eden Türkler vardır.
Avrupa'ya Türkiye’den göç ederek yerleşmiş olan Türk göçmen toplulukları genellikle Batı Avrupa kısmında, özellikle Almanya, Fransa, Birleşik Krallık, Hollanda, Avusturya, Belçika ve Lihtenştayn'da bulunanlar. Bölgeye ilk göçlerinden günümüze birkaç kuşak geçmiştir. Amerika ve Avustralya'daki Türk göçmenler de yine 20. yüzyıldan itibaren bu kıtalara göç etmişlerdir.
20. yüzyılda başlayan göçlerle birçok kıtaya göç eden Türkler, Türkiye merkezli bir Türk grubudurlar ve Türkçe'nin Anadolu kolunun içinde yer alan çeşitli ağızlar konuşurlar.
Türkiye’de Etnik Yapı
2007 yılında Milliyet Gazetesi'nin Konda Araştırma Şirketine yaptırdığı ve şirketin denekler ile tüm Türkiye çapında 47958 kişiyle evlerinde yüz yüze yaptığı bir anket neticesinde Türkiye'nin etnik yapısı deneklerin kendilerini tanımlamalarına göre şu şekilde ortaya çıkmıştır:<ref>Konda Araştırma ve Danışmanlık, Rapor-Toplumsal Yapı Araştırması-Biz kimiz, 2006, s. 14.</ref>
Araştırmada kullanılan kimlik grupları | Toplamda % | Deneklerin Söyledikleri Kimlik kategorileri | Toplamda % |
Türk | 81,33 | Türk | 81,33 |
Yerel kimlik | 1,54 | Manav | 0,59 |
Laz | 0,28 | ||
Türkmen | 0,24 | ||
Yurt içi bölge adı | 0,22 | ||
Yörük | 0,18 | ||
Anadolu Türk boyları | 0,03 | ||
Asya Türkleri | 0,08 | Tatar | 0,04 |
Azeri | 0,03 | ||
Anadolu Moğol boyları | 0,03 | ||
Orta Asya Türk boyları | 0,01 | ||
Kafkas kökenliler | 0,27 | Çerkes | 0,19 |
Gürcü | 0,08 | ||
Çeçen | 0,004 | ||
Balkan kökenliler | 0,22 | Balkan ülkelerinden | 0,12 |
Boşnak | 0,06 | ||
Bulgaristan Türkü | 0,04 | ||
Göçmenler | 0,4 | Muhacir | 0,22 |
Balkan Göçmeni | 0,16 | ||
Yurt dışı bölge adı | 0,02 | ||
Müslüman Türk | 1,02 | Müslüman | 0,58 |
Müslüman Türk | 0,44 | ||
Alevi | 0,35 | Alevi | 0,35 |
Genel tanımlayanlar | 0,36 | Türkiyeli | 0,23 |
Dünyalı | 0,12 | ||
Osmanlı | 0,01 | ||
Kürt-Zaza | 9,02 | Kürt | 8,61 |
Zaza | 0,41 | ||
Arap | 0,75 | Arap | 0,75 |
Müslüman olmayanlar | 0,1 | Ermeni | 0,08 |
Rum ve Hıristiyan | 0,01 | ||
Yahudi | 0,004 | ||
Süryani | 0,004 | ||
Roman | 0,03 | Roman | 0,03 |
Diğer ülkelerden | 0,05 | Avrupalı | 0,02 |
Diğer Asya Ülkelerinden | 0,01 | ||
Rus | 0,01 | ||
İranlı | 0,004 | ||
Amerika-Afrika | 0,004 | ||
TC vatandaşı | 4,45 | TC Vatandaşı | 4,45 |
Toplam | 100 | 100 |
Avrupa'da Yaşayan Türkler
Din
Amerika kuruluşlu Pew Araştırma Merkezi tarafından yapılan bir araştırmaya göre Türkiye'nin nüfusunun %98.6'sını müslümanlar oluşturmaktadır.<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> Yine, Türkiye'nin müslüman nüfusunun %80'ı Hanefi, %10'u Alevi ve %10'u Şafi mezheplerine bağlı olduğu tahmin edilmektedir.<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> Milliyet gazetesinin 2007 senesinde yayınladığı geniş çaplı ankete göre, bu oran %82'si Sünni-Hanefi %5.73'ü ise Alevi-Şii olarak dağılmış ve yine nüfusun %9.06'sı Sünni-Şafiilerden oluşuyor.<ref name="milliyet">Şablon:Web kaynağı</ref> Türkiyede Zaza-Kürt-Türk-Türkmen-Arap Alevi toplulukları bulunmaktadır. Dünyadaki Türkiye Türklerinin inançlı olanları Müslüman’dırlar. Müslümanlığın çeşitli mezheplerine bağlıdırlar.
Türkiye Türklerinin hâricinde Türk boyları içinde bugün İslamiyet dışında, Ortodoksluk, Şamanizm, Budizm, Musevilik gibi inançlar da görülür.
Dinsel Tarih
Türklerin dinî hayatını kısaca İslamiyet öncesi ve sonrası olmak üzere iki ana kısma ayırabiliriz. İslamiyet’i kabul etmeden önce Tengricilik dinine tabi olan bu Asya topluluğu, önce yönetici kesiminin, daha sonra da halk tabakasının Müslümanlığı kabul etmesiyle İslam'ı inanç dünyalarının merkezine yerleştirmişlerdir. Örneğin: Muhammed Peygamberin, Türkler hakkında "أتركوا الترك ما تركوكم" (Uturkû al-Turka ma tarakûkum) yani "Türkler size dokunmadıkça siz de onlara dokunmayın," dediği rivayet edilir.<ref>El-Cüveyni; Tarih-i Cihan-güşa, 1, s:11</ref><ref>İmam Taberani (Mu’cem’ül-Kebir ve Mu’cem’ül Evsat)</ref> Böylece Türklerin İslamiyetin koruyucusu olan bir millet haline geleceği yönündeki inanç bu Hadis-i Şerif'e dayanarak öne sürülür. Bu hadis bazı kaynaklarda "Habeşliler sizinle uğraşmadıkça siz de onlara uğraşmayınız. Ve Türkler size dokunmadıkça siz de Türkler’e dokunmayınız!" (دَعُوا الْحَبَشَةَ مَا وَدَعُوكُمْ ، وَاتْرُكُوا التُّرْكَ مَا تَرَكُوكُمْ) şeklinde yer alır.<ref>(Sünen-i Davud, IV.s:112)</ref><ref>Câmi'u's-Sahîh, 3884</ref><ref>Ebû Davud , Melâhim: 8.</ref>
Ancak buna karşın değişik kaynaklarda gerçek (sahih) olmadığı veya gerçekliği (sahihliği) kanıtlanamadığı halde Muhammed Peygamberin söylediği iddia edilen, Hadis olduğu öne sürülen pek çok söz bulunur. Örneğin Kaşgarlı Mahmud "Divânu Lügati't-Türk"te Türkleri öven pek çok hadise yer vermiştir. Ancak bunların neredeyse hiçbirisi hadis kaynaklarında yer almaz. Bunlardan bir tanesi şöyledir: "Türk dilini öğreniniz, çünkü onlar için uzun sürecek egemenlik vardır."<ref>Atalay, Besim (2006). Divanü Lügati't - Türk. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. ISBN 975-16-0405-2, Cilt-1, Sayfa:3</ref> Bu cümleden önce şöyle bir açıklama bulunur: "And içerek söylüyorum, ben Buhara'nın, sözüne güvenilir imamlarından birinden ve başkaca Nişabur'lu bir imamdan işittim."<ref>Divânu Lügati't-Türk, Kaşgarlı Mahmud, Trc. Besim Atalay, I, XVII, TDK Ankara</ref><ref>Türklerin Araplarla Münasebetleri, Sami Baskın, ODÜ, Sosyal Bilimler Arastırmaları Dergisi</ref> Ancak bu hadis güvenilir (hatta yeterince güvenilir bile olmayanlar dahil) hiçbir hadis kaynağında yer almaz, dolayısıyla sahih kabul edilemez.<ref>KARAHANLI DÖNEMİ TÜRKÇESİNDE SÖZÜN ETKİLİ KULLANIMI, Ramazan Çakır, Mevlana Üniversitesi</ref>
Dil
Türkçe, varlığı tam olarak ispatlanamamış ortak Altay dil ailesine bağlı Türk dillerinin Oğuz öbeğine üye bir dildir.<ref>Türk Dilleri</ref> 19. yüzyıl sonlarına doğru yoğunluk kazanan araştırmalarla Altay dilleri olarak adlandırılan Türk, Moğol, Mançu-Tunguz, Japon ve Kore dilleri ile Fin-Ugor dilleri olarak anılan Fin, Macar ve Samoyed dillerinin Ural-Altay adında bir dil ailesi oluşturduğu düşüncesi, dünyada genel kabul görmüş bir kuramdı. Ancak, 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yürütülen dil bilimi araştırmalarıyla Ural ve Altay dillerinin bir dil ailesi oluşturamayacağı düşüncesi yaygınlaşmaya başladı. Fin, Macar ve Samoyed dilleri ile Türk, Moğol, Mançu-Tunguz, Japon ve Kore dilleri arasında benzerlikler bulunuyordu ama bu benzerlikler bir dil ailesi oluşturmaya yetecek ölçüde bir kaynak dilden miras kalan ortak dil ögesi içermiyordu.<ref name=Akalin>Şükrü Haluk Akalın, Türk Dili: Dünya Dili Türk Dil Kurumu</ref>
Lügati't-Türk adlı eser, Kaşgarlı Mahmud tarafından Bağdat'ta 1072-1074 yılları arasında yazılan Türkçe-Arapça bir sözlüktür. Türkçenin bilinen en eski sözlüğü olup, o dönemde yaşamış Türk boylarının dil özellikleri, Türk dilinin yaygınlığı hakkında güzel bilgiler veren kapsamlı ve önemli bir eserdir.
Türkçe dünya genelinde çok yaygın kullanılan önemli bir dildir. Avrupa Birliği kurumları tarafından yapılan araştırmaya göre dünyada 77 milyonun ana dili, ikinci dil olarak konuşanlarla birlikte 83 milyonun insanın konuştuğu bir dildir.Şablon:Kaynak belirt
Türkçede Arapça, Farsça, Fransızca vs. dillerden geçmiş kelimeler bulunurken, Türkçeden; Arapçaya, Farsçaya, Boşnakçaya, Yunancaya, Sırpçaya, Ermeniceye, İbraniceye, Bulgarcaya, İngilizce, Fransızca gibi dillere de geçen birçok kelime olmuştur.<ref>Günay Karaağaç, Türkçe Verintiler Sözlüğü</ref>
Osmanlı döneminden beri geleneksel bir hâl alan Türkçe yazı dili, İstanbul ağzından temel almıştır. Bu ağzın özellikleri, yazı dili olarak klasikleşmiştir.
Türkçenin Anadolu'da kullanılmasında öncülük eden beylerden Karamanoğlu Mehmet Bey'in fermanı önemlidir. Beyliğinde fermanı şöyledir: Şablon:Quote
Türkçe, Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nin resmî; Romanya, Makedonya, Kosova ve Irak'ın ise tanınmış resmî bölgesel dilidir.
Lehçe ve ağızlar
Şablon:Ana madde Bugün Türk dilinin birçok lehçesi vardır. Türkçe temelde iki ağız bölgesine ayrılır: Anadolu ağızları ve Rumeli ağızları. Anadolu ağızları, Anadolu toprakları ve civarındaki Türkçe ağızlarını kapsar, Rumeli ağızları Balkanlar’daki Türkçe ağızlarını kapsar.
Alfabe
Tarihte Türkler, Orhun, Uygur, Arap, Mani, Brahmi, Süryani, Grek, İbrani, Kiril, Latin alfabelerini kullandılar. Türkiye'de 1928'den beri Latin alfabesi kaynaklı Türk alfabesi kullanılmaktadır.
Türkiye'de Türk Dil Kurumu, Mustafa Kemal Atatürk tarafından 1932 yılında Türk Dili Tetkik Cemiyeti adıyla bağımsız bir kurum olarak kurulmuştur. Türk Dil Kurumu dilin yalınlaşması, Türkçe ile ilgili bilimsel araştırmaların yapılması, yabancı kökenli sözcüklerin değiştirilmesi ile ilgili çalışmalar yapmıştır. Ancak 1983'te çıkarılan bir yasayla Türk Dil Kurumu, Atatürk'ün vasiyetine karşın kapatılarak aynı ad altında Başbakanlığa bağlı bir devlet dairesi kurulmuştur.<ref>Dil Derneği</ref>
Kültür
Şablon:Ana madde Altay dil grubuna mensup bir dil konuşan Türklerin kültürünün temeli, Orta Asya menşelidir.Şablon:Kaynak belirt Anadolu uygarlıkları ve İslam uygarlıklarından gelen kültürün de birleşmesiyle Anadolu’daki Türk kültürü gelişmiştir. Selçuklu ve Osmanlı dönemiyle beraber melez bir kültür ortaya çıkmıştır. 1923 yılından itibaren Türkler, Batı ilede yakınlaşmışlardır.Şablon:Kaynak belirt
Türk dilinin ve edebiyatının tespit edilebilen en eski yazılı metinleri VII. Asrın sonlarına ve VIII. Asrın ilk yarısına ait olan dikili taşlardır. Bunlar arasında yer alan 732'de Kültigin, 735'de Bilge Kağan, 720'de Tonyukuk adına dikilen Orhun Yazıtları gerek muhtevaları, gerekse mükemmel dil ve üsluplarıyla Türk dili ve edebiyatının ve tarihinin şahaserleri arasında yer almaktadır. Bu dönemden günümüze ulaşan Türk destanları arasında Yaratılış, Saka, Oğuz Kağan, Göktürk, Uygur, Manas destanları sayılabilir. XIV. asırda yazıya geçirilen "Dede Korkut Kitabı" destan döneminin hatıralarını saklayan, gerek muhteva gerekse dil ve üslup mükemmeliyeti bakımından önem arz eder.
Müzik alanında Türk halk müziği, Türk sanat müziği, Türk pop müziği gibi türler vardır.
Şablon:Ana Şablon:Halk edebiyatı zaman çizelgesi
Edebiyat
Şablon:Ana madde Türk edebiyatı, Türk dilinde yazılmış sözlü ve yazılı metinlerdir. Türklerin İslamiyet’i kabullerine kadar birçok alfabede yazılan eserler söz konusudur. İslamiyet’in birçok Türk boyunda yayılması ve gelişmesiyle beraber Arap alfabesine bazı harflerin eklenmesiyle oluşturulan alfabe ile Orta Asya, Anadolu ve Balkanlar’da birçok değerli eser meydana getirilmiştir. Arap asıllı alfabenin kullanılması Osmanlı döneminin öncesinde başlamıştır. Bu yeni dönemle beraber Arapça ve Farsça bilmek de Türkler arasında yayılmaya başlamış, bunun sonucunda bazı tabirler Türk diline taşınmıştır. Ancak, Türk dili geniş coğrafyasında yüzyıllarca hep kendi yapısıyla kullanılagelmiştir.
Orta Asya ve civarında Çağatay Türkçesi, Anadolu ve Balkanlar’da Osmanlı Türkçesi merkezinde oldukça değerli eserler yazılmıştır.
Türk edebiyatının tarihi yaklaşık 1500 yıl öncesine dayanmaktadır. Bilinen en eski Türk yazıları 8. yüzyıldan kalma Orta Moğolistan'daki Orhun Irmağı vadisinde bulunan Orhun Yazıtları'dır.<ref>Vilhelm Thomsen, Les inscriptions de l’Orkhon dechiffrees, Helsingfors, 1896</ref> Türklerin İslam'ı kabul ettikten sonraki edebiyat metinleri şiir, nesir, lügatler, fıkıh eserleri, peygamberler tarihi, şecere türü yapıtlardır. 15. yüzyılda Dede Korkut Kitabı ile devam eden destan türüne ek olarak, mektuplar, menakıplar, tarihler, tezkireler nesir türünün biçimleridir.
Türk halk edebiyatı, âşık ve tekke kollarıyla eski çağlardan beri süregelir. Halk edebiyatının bilmece, destan, masal, efsane, hikâye, atasözü, fıkra, menkıbe, deyim, oyun biçimleri vardır. Tekke edebiyatının nefes, ayin, ilahi, naat, mevlit, münacat kalıplarıyla gelen kolları günümüze ulaşmıştır. Halk edebiyatı yanında klasik edebiyat denilen Divan edebiyatı gelişmiştir. Batı'da roman türünün yaygınlaşmasıyla Türk edebiyatı da telif ve tercümelerle 1800'lerden başlayarak bu yöne eğilmiştir.<ref name="RTET">Nihat Sami Banarlı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, M.E.B. Yayınları, 1997</ref>
Türkiye'de Cumhuriyet döneminin ilk devrinde Millî Edebiyat hâkimdir. Halk diliyle yazan ve Genç Kalemler dergisinde toplanan yazarlar eserlerinde Türklüğü, vatanı, kurtuluş mücadelesini anlatmışlar; kendilerinden önceki bireye dönük Edebiyat-ı Cedidecileri eleştirmişlerdir. Bu devrin en önemli yazarlarına örnek olarak Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve Halide Edip Adıvar verilebilir. Millî Edebiyat'ın milliyetçi görünümü sonraki devirde Anadoluculuk ve halkçılık olarak edebiyata yansımıştır.<ref>Şükran Kurdakul, Çağdaş Türk Edebiyatı, Broy Yayınları, İstanbul, 1986</ref> Bu dönemde Beş Hececiler ve Yedi Meşaleciler grupları kurulmuştur.<ref name="Temel Britannica 40">Şablon:Kitap kaynağı</ref> Daha sonra II. Dünya Savaşı ve savaşın siyasi etkileriyle toplumculuk ve köycülük akımları güçlenmiştir.<ref name="gakıncı">Gündüz Akıncı, Türk Romanında Köye Doğru, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fak. Yayınları, Ankara 1961</ref> Âşık ve tekke edebiyatı, modernleşmenin etkisiyle gücünü kaybetmiştir. Divan edebiyatından ise Dil Devrimi, Türkçenin ön plana çıkarılması ve değişen edebiyat akımlarıyla, Osmanlı'ya ait bir tür olarak vazgeçilmiştir.
Modern Türk edebiyatı öykü, roman, eleştiri, deneme, şiir ve tiyatro eseleri gibi hemen her türde örnekler içermektedir. Genellikle modernist bir çizgide seyretmekte olsa da postmodernizmin etkileri de yoğun olarak görülmektedir.
Müzik
Türk müziği, Türklerin yüzlerce yıldan beri geliştirdikleri, bugünkü özellikleri Selçuklu ve Osmanlı döneminde belirginleşen müziktir. Musiki, Osmanlı döneminde halk ve üst kültür çevrelerinde birbiriyle ilişkili, fakat karakterleri farklı iki ana dal olarak gelişmiştir. Osmanlı'nın son dönemindeki modernleşme hareketleriyle Batı etkisi görülmeye başlanmış, bu etki Cumhuriyet döneminde daha da artmıştır.
Türklerin İslamiyet'i kabullerinden çok önce dinî törenleri yöneten şaman, kam ya da baksı, elinde belirli sesler çıkaran demir parçalarının bağlı bulunduğu bir değnekle topluluğu etkiliyordu. Bu törenlerde davulun da önemli bir yeri vardır.
Hun Türklerinde, Uygur Türklerinde, Selçuklularda ve Osmanlılarda müziğe büyük yer ve önem veriliyordu. Ozanları ve kopuzcuları olmayan hiçbir Selçuklu ordusu yoktur.
Eski Türk hakanlarının saraylarında ve ordugâhlarında musiki takımları 9 kök denilen eserleri her gün çalardı.
Geleneksel Türk Müziği
Halk müziği ve klasik Türk müziği arasında çok önemli bir bağ vardır. Nitekim türkülerin pek çoğunda klasik musiki makamları kullanılmıştır. Aynı şekilde, türkü, köçekçe, oyun havası, sirto, vb. halk musikisi formları klasik Türk musikisinde kullanılmıştır. İsmail Dede Efendi, Şakir Ağa, Şevki Bey gibi büyük klasik musiki bestekarlarının hemen hepsinin halk musikisi formlarını kullandıkları gözlemlenir.
- Şehirlerde, saray çevresinde ve konaklarda
- Köylerde
- Kışlalarda
Klasik Türk Müziği
Osmanlı İmparatorluğu yalnız musiki sanatına değil musiki ilmine de büyük önem vermiştir. Türk müziğinin Arap, Acem, eski Yunan ve Bizans asıllı olduğunu ileri sürenler vardır. Ancak Klasik Türk Müziği genel nitelikleri bakımından Türk asıllıdır. Osmanlı uygarlığı her alanda büyük bir sentez geliştirdiği gibi, Türk müziği potasında yerel pek çok renk bu müziğin parçası haline gelmiş ve bunun karşılığında da Osmanlı musikisi devletin kapsadığı topraklar ve ötesine büyük etkilerde bulunmuştur.
Türk Halk Müziği
Halk türkülerinin ölçülü olanına kırık hava, ölçüsüz olanına uzun hava denir. Uzun havalar Anadolu'nun değişik bölgelerinde “bozlak, türkmani, maya, hoyrat, divan, ağıt” gibi adlarla anılır. Bunlar genellikle Karacaoğlan, Emrah, Ruhsati, Sümmani ve daha birçok tanınmış halk ozanının deyişleri üzerine yakılmıştır.
Klasik Batı Müziği
Türkiye'de Cumhuriyet döneminde girişilen devrim hareketleri sanat konularına da yöneldi. Daha çok Klasik Batı müziğine önem verildi.
1924'te Ankara'da Musiki Muallim Mektebi kuruldu. Osmanlı sarayındaki müzik topluluğu başkente getirilerek Riyaseti Cumhur Filarmoni Orkestrası adıyla konserler vermesi sağlandı.
Popüler Müzik
1970'lerden sonra geniş halk kitlelerine hitap eden müziktir. Şu kategorilere ayrılır:
- Türk Pop Müziği
- Türkçe Rock Müziği (türevleri; Alternatif rock, Anadolu rock, Karadeniz rock, Metal)
- Türkçe Dans Müziği
- Türkçe Rap Müziği
- Türkçe Jazz
- Arabesk müzik (türevleri; Arabesk-Pop müzik, Protest müzik, Özgün müzik)
- Fantezi müzik (türevleri; Fantezi-Pop müzik), Hafif Sanat müziği)
Sanat
Mimaride dinî yapılar anıtsaldır. Yakın Çağ’a kadar temel üslup Koca Sinan'da belirginleşmiştir. Resimde ve heykelde din kültürünün etkisiyle gelişme olmamıştır ancak minyatür ve süsleme sanatlarında olmuştur. Türk sanatı çini, hat, ebru, seramik, tezhip ve halıcılıkta gelişmiştir. Müzik gerek sivil gerek askerî müzikte sanat müziğinden hafif müziğe çevrilir. Dinî müzik Türk müziğinin önemli unsurudur. Halk müziği, klasik ve arabesk özelliktedir. Türk sanat müziği çağdaş bir sesle, hafif müzik klasik ve pop müzikle gelişmektedir.
Türk edebiyatı şiir, hikâye, deneme, mizah, eleştiri dallarında eski ve yeni formatlarda dünya dillerine çevrilen eserler üretmektedir. Sözlü edebiyat geleneği, dini edebiyat formunda yaygındır ve en meşhuru kandillerde okunan mevlittir. Halk edebiyatında dünya kültürüne Nasreddin Hoca tanıtılmış, halk danslarıyla ve seyirlik sanatlarla tarihi kültür yapıları yaşatılmıştır
Mimari
Erken dönem Anadolu Türk mimarisi Türk kavimlerinin Anadolu’ya göç etmeye başladığı dönem ile Osmanlı Beyliği’nin kurulduğu dönem arasındaki mimariyi inceler. Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi mimarileri de özel bir önem arz etmektedir.
Türklerin çok değişik coğrafi koşullar, değişik kültür çevreleri içinde, uzun zaman aralığında oluşturduğu mimari eserler söz konusu edildiğinde, Anadolu Türk mimarisine özel bir yer tutmaktadır
Beylikler Mimarisi
- Hasankeyf
- Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası <ref>Unesco'nun Divriği Ulu Camii hakkındaki sayfası</ref>
- Malabadi Köprüsü
- İsa Bey Camii <ref>Bayrak, Orhan M. (1994). Türkiye Tarihi Yerler Rehberi. İnkılâp Kitabevi. ISBN 975-10-0705-4.</ref>
- Yivli Minare <ref>Yivli Minaret Complex, Archnet.org</ref>
Selçuklu Mimarisi
- Gök Medrese<ref>Sivas Gökmedrese web sayfası</ref>
- Sultanhanı
- Alarahan
- İshaklı Kervansarayı
- Sarıhan Kervansarayı
- Selime Sultan Türbesi
- Hunad Hatun Külliyesi
- Tutuşiye Medresesi
Anadolu Selçuklu Mimarisi
- Akköprü<ref name="NTV">Şablon:Kitap kaynağı</ref><ref name="kentler.com">Şablon:Web kaynağı</ref>
- Karatay Medresesi<ref>Karatay Medresesi'ndeki (Çini Müzesi) Kubad-Abad Sarayı Çinileri</ref>
- Çifte Minareli Medrese
- Eğri Minare<ref>Anadolu Selçukluları Devrinde Aksaray Şehri, Yrd. Doç.Dr. Nevzat Topal, Aksaray Valiliği Yayınları</ref>
- Sultan Alaeddin Camii
- Sultan Han
- İnce Minareli Medrese<ref>* FERİT, M., MESUT, M., (1934), Selçuk Veziri Sahip Ata ile Oğullarının Hayat ve Eserleri, Türkiye Matbaası, İstanbul.</ref><ref>BAYRAM, S. and KARABACAK, A. H. (1981), Sahib Ata Fahrü’d-din Ali’nin Konya, İmaret ve Sivas Gök Medrese Vakfiyeleri, Vakıflar Dergisi, (vol.13) sayfa 31-69.</ref>
Osmanlı Mimarisi
Nusretiye Camii, Ortaköy Camii, Dolmabahçe Sarayı, Beylerbeyi Sarayı, Sadullah Paşa Yalısı, Kuleli Kışlası, Pertevniyal Valide Sultan Camii, Laleli Camii, Fatih Mezarı, Topkapı Sarayı, Sultanahmet Camii, Selimiye Camii, Süleymaniye Camii, Sokullu Mehmet Paşa Camii, Drina köprüsü, Kanuni Sultan Süleyman Köprüsü, Fatih Camii
Türk Geleneksel Mutfağı
Türk mutfağı Türklerin millî mutfağıdır. Osmanlı kültürünün mirasçısı olan Türk mutfağı hem Balkan ve Ortadoğu mutfaklarını etkilemiş hem de bu mutfaklardan etkilenmiştir. Ayrıca Türk mutfağı yörelere göre de farklılıklar gösterir. Karadeniz mutfağı, Güneydoğu mutfağı, Orta Anadolu mutfağı gibi birçok yöreler kendilerine ait zengin bir yemek haznesine sahiptirler.
Yörelere göre Türk mutfağı
Osmanlı kültürünün mirasçısı olan Türk mutfağı kendi içerisinde yörelere göre bir takım farklılıklar barındıran çok zengin bir yemek yelpazesini içerir:
- Marmara Bölgesi yemekleri
- Akdeniz Bölgesi yemekleri
- Ege Bölgesi yemekleri
- Karadeniz Bölgesi yemekleri
- İç Anadolu Bölgesi yemekleri
- Doğu Anadolu Bölgesi yemekleri
- Güney Doğu Anadolu Bölgesi yemekleri
Spor
Türk spor tarihi Yaşar Doğu, Tanju Çolak, Cemal Kamacı, Naim Süleymanoğlu, Arda Turan,Hamza Yerlikaya, Halil Mutlu, Nevin Yanıt, Nurcan Taylan, Sinan Şamil Sam, Süreyya Ayhan gibi millî sporcuların başarılarına rağmen toplumda (özellikle Türkiye’de) spor yapma yaygınlığı ve spora ayrılan bütçe kısıtlıdır. En kabul gören spor futboldur. Geleneksel yağlı güreşi, cirit ve at yarışları ata sporu olarak sürerken avcılık, binicilik, kılıç, okçuluk, boks, atletizm, halter de dünya ve olimpiyat dallarında uluslararası başarılar gösterilmektedir.
Türk Diasporası
Bu hesaplamalara Türkiye'de ya da daha önceden Osmanlı bölgesi olan Irak, Suriye, Bulgaristan, Kıbrıs, Yunanistan, Makedonya ve Kosova'da yaşayan insanlar dahil edilmemiştir.
Ülke ya da bölge | Türk vatandaşları (2004)<ref name="Council of Europe 2007 loc=131-132">Şablon:Harvnb.</ref> |
Türk vatandaşları (2006)<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> |
Toplam Türk nüfusu | Ülke ya da bölge toplam Nüfusu (2009)<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> |
% Türk | Daha fazla bilgi |
---|---|---|---|---|---|---|
Almanya | 1,924,154 | 1,738,831 | 2,812,000<ref>Şablon:Harvnb.</ref> 4,000,000<ref>Şablon:Harvnb.</ref> | 82,329,758 | 3.4%-4.8% | Almanya Türkleri |
Fransa | 341,728 | 423,471 | 500,000<ref name="Hunter 2002 loc=6"/> | 64,057,792 | 0.78% | Fransa Türkleri |
Birleşik Krallık | 90,000 | 52,893 | 500,000<ref name="avrupagazete.com">Şablon:Web kaynağı</ref> | 61,113,205 | 0.81% | Birleşik Krallık Türkleri |
Birleşik Devletler | 220,000 | 250,000 | 500,000<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> | 307,212,123 | 0.16% | ABD Türkleri |
Hollanda | 330,728 | 364,333 | 400,000<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> | 16,715,999 | 2.3% | Hollanda Türkleri |
Avusturya | 130,703 | 113,635 | 300,000<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> | 8,210,281 | 3%-3.65% | Avusturya Türkleri |
Belçika | 45,866 | 39,664 | 200,000<ref name="King Baudouin Foundation 2008 loc=5"/><ref name="Kaya 2007 loc=27"/> | 10,414,336 | 1.92% | Belçika Türkleri |
Suudi Arabistan | 100,000 | 120,000 | 200,000<ref>Şablon:Harvnb.</ref> | 28,686,633 | 0.69% | Suudi Arabistan Türkleri |
Avustralya | 56,261 | 64,500 | 150,000<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> | 21,262,641 | 0.70% | Avustralya Türkleri |
Kazakistan | 6,000 | 9,593 | 150,000<ref name="Council of Europe 2006 loc=23"/> | 15,399,437 | 0.58%-0.71% | Kazakistan Türkleri |
Azerbaycan | 16,000 | 16,000 | 110,000<ref name="Council of Europe 2006 loc=23">Şablon:Harvnb.</ref> | 8,832,000 | 0.50%-1.21% | Azerbaycan Türkleri |
Rusya | 18,000 | 22,808 | 100,000<ref>Şablon:Web kaynağı</ref><ref>Şablon:Web kaynağı</ref> | 140,041,247 | 0.07% | Rusya Türkleri |
İsviçre | 79,470 | 73,861 | 100,000<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> | 7,604,467 | 1.31% | İsviçre Türkleri |
Libya | 3,200 | 1,350 | 80,000<ref>Şablon:Harvnb.</ref> | 6,173,579 | 1.26% | Libya Türkleri |
İsveç | 31,894 | 63,580 | 70,000<ref name="DR Online">Şablon:Web kaynağı</ref> | 9,059,651 | 0.77% | İsveç Türkleri |
Danimarka | 31,978 | 54,859 | 70,000<ref name="DR Online"/> | 5,500,510 | 1.1% | Danimarka Türkleri |
Brezilya | - | - | 58,973<ref>Şablon:Harvnb.</ref> | 198,739,269 | 0.03% | |
Kırgızistan | 3,200 | 3,380 | 55,000<ref name="Council of Europe 2006 loc=23"/> | 5,431,747 | 1.01% | Kırgızistan Türkleri |
Kanada | 40,000 | 41,000 | 50,000<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> 140,000<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> | 33,487,208 | 0.15%-0.41% | Kanada Türkleri |
İsrail | 22,000 | 30,000 | 30,000 | 7,233,701 | 0.30% | İsrail Türkleri |
Venezuela | - | - | 28,000 | 26,814,843 | 0.10% | |
İtalya | 5,284 | 14,124 | 16,255<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> | 58,126,212 | 0.02% | İtalya Türkleri |
Norveç | 10,915 | 15,356 | 16,000<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> | 4,660,539 | 0.33% | Norveç Türkleri |
Japonya | 2,424 | 6,309 | 10,000<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> | 127,078,679 | 0.007% | Japonya Türkleri |
Özbekistan | 700 | - | 10,000-15,000<ref name="Council of Europe 2006 loc=23"/> | 27,606,007 | 0.03%-0.05% | Özbekistan Türkleri |
Ukrayna | 550 | - | 8,844<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> 10,000<ref name="Council of Europe 2006 loc=23"/> | 45,700,395 | 0.02% | Ukrayna Türkleri |
Finlandiya | 1,981 | 7,000 | 7,000 | 5,322,588 | 0.10% | Finlandiya Türkleri |
Katar | 1,348 | - | 7,000<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> | 833,285 | 0.8% | Katar Türkleri |
Türkmenistan | 5,000 | 7,000 | 7,000<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> | 4,884,887 | 0.10% | Türkmenistan Türkleri |
Birleşik Arap Emirliği | - | 5,484 | 5,500 | 4,798,491 | 0.11% | Birleşik Arap Emirliği Türkleri |
Afganistan | - | 4,500 | 4,500 | 28,396,000 | 0.01% | Afganistan Türkleri |
Kuveyt | 1,922 | 3,260 | 3,262<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> | 2,691,158 | 0.11% | Kuveyt Türkleri |
Meksika | - | - | 3,100<ref>Şablon:Web kaynağıfurther information on Immigration to Mexico</ref> | 111,211,789 | 0.002% | |
Dubai | - | 3,000 | 3,000 | 2,262,000 | 0.13% | |
Ürdün | 1,600 | 2,500 | 2,500 | 6,342,948 | 0.025% | Ürdün Türkleri |
Polonya | - | 2,500 | 2,500<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> | 38,482,919 | 0.002% | Polonya Türkleri |
İspanya | 1,289 | - | 2,500<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> | 40,525,002 | 0.006% | İspanya Türkleri |
İrlanda | - | - | 2,000-3,000<ref name="Lacey 2007 loc=2"/> | 4,203,200 | 0.05%-0.07% | İrlanda Türkleri |
Çek Cumhuriyeti | - | - | 1,700<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> | 10,211,904 | 0.006% | |
Macaristan | - | - | 1,700<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> | 9,905,596 | 0.004% | Macaristan Türkleri |
Arjantin | - | - | 1,364<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> | 40,913,584 | 0.003% | |
Güney Afrika | 1,100 | - | 1,100 | 49,052,489 | 0.002% | Güney Afrika Türkleri |
Şili | - | - | 1,000<ref>Embassy of Chile in Turkey (15 May 2008 Cnn Turk tv program, Turks in Chile.)</ref> | 16,601,707 | 0.005% | Şili Türkleri |
Lihtenştayn | 809 | - | 894<ref name="Fürstentum Liechtenstein 2007 loc=6"/> | 34,761 | 2.57% | Liechtenstein Türkleri |
Fas | - | - | 853 | 34,859,364 | 0.002% | |
Uruguay | - | - | 695<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> | |||
Yeni Zelanda | - | - | 600<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> | 4,213,418 | 0.01% | Yeni Zelanda Türkleri |
Moldova | 1,000 | - | 464<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> | 4,320,748 | 0.01% | Moldova Türkleri |
Lüksemburg | 287 | - | 450<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> | 480,222 | 0.06% | Lüksembourg Türkleri |
Tacikistan | 400 | - | 400 | 7,349,145 | 0.005% | |
Hırvatistan | - | - | 300<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> | 4,489,409 | 0.006% | Hırvatistan Türkleri |
Hong Kong | - | - | 260<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> | 7,055,071 | 0% | |
Slovenya | - | - | 259<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> | 2,023,358 | 0.01% | |
Portekiz | - | - | 250<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> | 10,707,924 | 0% | |
Endonezya | - | - | 250<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> | 240,271,522 | 0% | |
Kongo Cumhuriyeti | - | - | 228 | 4,012,809 | 0.005% | |
Belarus | 154 | - | 154 | 9,648,533 | 0% | |
Slovakya | - | - | 150<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> | 5,463,046 | 0.002% | |
Moğolistan | - | - | 134 | 3,041,142 | 0.003% | |
Hindistan | - | - | 126<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> | 1,166,079,217 | Hindistan Türkleri | |
Tayvan | - | - | 100-499 | 22,974,347 | 0.002% | |
İzlanda | - | - | 68<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> | 306,694 | 0.02% | |
Malta | 53<ref name="Amore 2005 loc=15"/> | 405,165 | ||||
Porto Riko | - | - | 44<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> | 3,994,259 | 0.001% | |
Litvanya | - | - | 35<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> | 3,555,179 | 0% | |
Cezayir | - | - | 31 | 34,178,188 | 0% | |
Estonya | - | - | 24<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> | 1,299,371 | 0% | |
Letonya | - | - | 9 | 2,231,503 | ||
Grönland | - | - | 8<ref>Şablon:Web kaynağı</ref> | 57,600 | 0.013% | |
Güney Kore | - | - | 8 (1991) | 48,508,972 | 0.001% | |
Bahamalar | - | - | 4 | 309,156 | 0.001% | |
Bolivya | - | - | 2 | 9,775,246 | 0.003% | |
Diğer | bilinmiyor | 35,375 | bilinmiyor | bilinmiyor | bilinmiyor | |
Toplam | 3,518,726 | 3,693,121 | ||||
Alt bağlı | ||||||
Üst bağlı |
Kökenler
Türk Y-DNA haplogruplarına bakılırsa,Türkler'in %49,2'si E3b, G, J, I gibi Avrupalı ve Yakın Doğulu haplogrupları taşırken,%36'sı L, N, K, C, Q, O, R1a ,R1b gibi Orta Asya kökenli haplogruplara sahip.Ayrıca Türkler'in %1,5'u R2 ve H gibi Hint yarımadası kökenli haplogrupları taşımakta iken ,%1'i' de A, E3*, E3a gibi Afrika kökenli haplogruplara sahiptir.Şablon:Kaynak belirt
J1=9% - Arap Yarımadası insanları arasında
J2=24% - Güneydoğu Avrupa ve Güneybatı Asya halkları arasında
R1a=6.9% - Doğu Avrupalılar ve Orta Asyalılar arasında
I=5.3% - Orta Avrupalılar ve Balkan halkları arasında
R1b=14.7% -Orta Asya ve Batı Avrupalılar arasında
G=10.9% - Kafkas halkları arasında
E1b1b=11.3% - Balkan nüfusu arasında
N=3.8% - Sibirya ve Altay nüfusu arasında
T=2.5% - Akdeniz ve Güney Asya nüfus
K=4.5% - Asya nüfus arasında
L=4.2% -Hindistan ve Horasan nüfuslarında
Q=1.9% - Kuzey Altay nüfusunda
iGENEA'ya göre Türk Y-DNA'sı: G 28 %(İskit geni, Türk ve Kafkas halklarında görülür) R1b 21 %(Batı Avrupalı Keltler ile bazı Orta Asyalılarda görülür) J 16 %(Ortadoğu geni) F 11 %(Uzakdoğu ve Orta Asya'da yaygındır) K 11 %(Kuzey Afrika geni) R1a 9 %(Kurgan geni,Türkler ve Slavlarda yaygındır) I2a 4 %(Nordik,Arnavut ve Cermenlerde görülür)Şablon:Kaynak belirt
İsveçli Linnaeus (1735), “İri yapılı, beyaz tenli, güzel Osmanlı”yı, beyaz Kafkas ırkından -yani Avrupalı- saymıştı. Fizyonomist Lavrater (1854)’e göre Türkler, soylu Küçük Asya kanı ile Tatar (Mongoloid, sarı) ırkın maddi özelliklerinin melezi idi. Blumenberg (1865), antropolojik sınıflamasına göre, Türkler beyaz ırktandı. Garn (1964),Orta Asya steplerinin yerleşik ya da göçebe hayvancılarının fizik özelliklerini, doğal seçilim sonucu ortaya çıkan değişmelerle açıklamaya çalışır. Hazar Denizi ile Pamir Yaylası arasını yurt edinmiş insanlar, ne tam beyaz ne de sarı idi, öteki ırklarla karışmış, zamanla değişikliğe uğramışlardı.<ref name="Güvenç24">Bozkurt Güvenç, Türk Kimliği, 4. Basım, Remzi Kitabevi, ISBN 975-14-0504-1, s. 24.</ref>
Wallois’e göre, Türk, Türk-Tatar veya Turan ırkının bazı fiziksel (görünür) beden özellikleri Moğol ırkına benzediği için, çoğu araştırmacılar, Turanlıları sarı ırktan saymışlardı. Oysa Turanlıları beyaz (Kafkas) ırkın Orta Asya’ya doğru uzanan dalı veya kolu saymak daha doğru olurdu. Turan (Orta Asya) düzlüklerinde göçebelik yapan Türklerin, Moğollarla karışmış bulunmaları olasıydı. Weiner (1971), Anadolu ırkının Küçük Asya'dan Pamir'e kadar uzanan vadilerde yaşadığını, Ermeni veya Kafkas ırkının alt grubu olan Dinarik ırkla benzerlikleri nedeniyle Avrupa kökenli sayıldıklarını söylemektedir.<ref name="Güvenç24"/>
Afet İnan, yaptığı çalışmalarda; Anadolu (Türk) ırkının %75 oranında Brakisefal, düz ince burunlu, kahverengi saçlı, sonuç olarak "Dinarik" ile karışmış Alpli yani "Beyaz-Ari" olduğu sonucuna varmıştı.<ref name="Güvenç25">Güvenç, a.g.e, s. 25.</ref> Moğolların oranı % 5'ten azdı. Gerçi fenotipik (görünür) özellikler böyleydi; ama kan grupları gibi genotipik (laboratuvarda saptanan görünmez) bazı özellikler Türkler'in, Sarı Asyalılarla, Beyaz Avrupalılar arasında bulunduğu görüşünü desteklemektedir.<ref name="Güvenç25"/>